Koleksiyonculara müjde!
Olağanüstü Boker Tirpitz-Damascus’a yıllar boyunca gösterilen büyük ilgi, Böker’i bu tarihî çelik ile hazırlanan başka bir model tasarlamaya ikna etti. Bu model için orijinal modelden daha kompakt yapısıyla hem koleksiyon vitrinlerine hem de ceplere yakışacak Böker Barlow Prime oldu.
Günümüzde slipjoint (Slipjoint, kayar eklemli anlamına gelmektedir. Bu çakılarda mekanik bir kilit bulunmaz.) çakıların, çeşitli nedenlerle, yeniden popüler olmaya başladığını tekrarlamak gerekir. Bu ivmeyle birlikte, dünyanın en eski çakı modelleri arasında yer alan Barlow’un yıldızının parladığı görülmektedir.
''Kalem Bıçaklar'' (Pen Knives) ve ''Beyefendi Çakıları'' (Gentleman’s Folders) bahsinde (erişim için: https://www.boraknives.com.tr/sayfa/kullanim-alanlari adresini ziyaret edebilirsiniz) değindiğimiz özelliklerin temsilcisi olan Barlow, İngiliz kökenleri olan bir çakıdır, ''Endüstri Devrimi''nin olgunlaştığı dönemde Amerikan günlük yaşamına sunulmuştur. Seri, kaliteli ve topluca üretim mantığının uygulanması sonucunda kalite ucuza mal edilmiş ve beğeniyle yaygınlaşmıştır. Dönemde ‘’çakı’’ ismiyle neredeyse eş anlamlı hâle gelen Barlow, günlük yaşamın bir parçası olarak popüler kültür ürünlerinde yer almıştır. Mark Twain’in yazdığı Huckleberry Finn'in Maceraları ve Tom Sawyer’ın Maceraları’nda Barlow’dan söz edilir, pek çok folk şarkısında anılır. George Washington (hatta Washington’un bu çakının mucidi olduğu iddiası bile dillendirilmektedir), Abraham Lincoln gibi Amerika başkanlarının hikayelerinde bahsi geçer.
Böker, 17. Yüzyıldaki İngiliz çakılarına kadar takip edilebilen ve en eski modellerden biri olan Barlow’u 19. yüzyıl sonlarında ürün gamına eklediği çakıyı, ilk örneklerine yaklaştırarak yeniden tasarladı ve adına ''Barlow Prime'' dedi. ''Euro Barlow'' olarak tanınan stili yansıtan, teardrop (gözyaşı damlası) kategorisine giren çakının balçakları kısaltılmış ve ricasso alanı uzatılmıştı. Bu versiyonda Barlow Prime namlusuna ve uzun balçaklara yer verilen integral sap yapısı kullanılmıştır.
İzlediğiniz çakının namlusu, savaş gemisi Tirpitz’in zırhı kullanılarak dövülen Damascus çelikten imal edilmiştir.
Efsanevi savaş gemisi Bismarck ile benzer özellikleri barındıran Tirpitz, Alman Donanması içindeki en büyük savaş gemisiydi. Adını Filo Amirali Alfred von Tirpitz'den alan Tirpitz, 1 Nisan 1939 tarihinde, Wilhelmshaven'da denize indirildi. O zamandan beri, Avrupa'da bir daha asla daha büyük bir savaş gemisi inşa edilmedi.
Şubat 1941'de hizmete girmesiyle bu gemi, Kuzey Atlantik'teki Batı Müttefik Donanması için kalıcı bir tehdit hâline geldi. Tirpitz, 1942 yılının başında, Rusya'daki Müttefik güçlerine ikmal kargoları taşıyan Müttefik konvoylarını durdurma göreviyle Norveç’e yöneldi. Norveçli denizciler, müttefik güçlerine karşı tek başına caydırıcı olan gemiye ‘‘Kuzeyin Yalnız Kraliçesi’’ adını taktılar. Seyir hâlindeyken karşısına hiçbir gemi çıkamıyordu ve hatta limanda demirli beklemesiyle bile Müttefik güçlerin planlarını bozuyordu. Tirpitz'in saldıracağından korkan Müttefik savaş gemilerinin, Rösselsprung Harekâtı sırasında, yük gemilerini Alman denizaltılarının ve uçaklarının insafına bırakarak ayrıldıkları belirtilmektedir. Öyle ki Tirpitz’in ana silahlarını asla bir gemiye karşı kullanması gerekmemiştir. Ana silahlarını yalnızca, Sizilien Harekâtı sırasında ve adadaki savunmayı yok etmek üzere, bir kez kullandığı kayda geçmiştir. Onu yok etmeye çalışanlar ise, Birleşik Krallık Başbakanı Sir Winston Churchill dâhil olmak üzere, Tirpitz’i ‘‘canavar’’ olarak anmaktaydı.
‘‘Canavar’’ı yok etmek için özel yöntemler düşünülüyordu. Tarih, bu güçlü devi yok etmeye yönelik birçok girişimden bahseder. Değişik saldırılarda yaralar da alan gemi, yine de göreve dönmekteydi. Tirpitz, Eylül 1944'te İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin hava saldırılarıyla ağır hasar gördükten sonra Norveç sahiline (Tromsö) sabit olarak yerleştirildi. Ardından, Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından yapılan ağır saldırıların birincil hedefi yine Tirpitz oldu. Yetersiz haberleşme nedeniyle hava desteğinden de mahrum kalan ve tamamen yalnızlaşan ‘‘kraliçe’’ye amansız bir saldırı (Catechism Operasyonu) düzenlendi. 12 Kasım 1944'te Tirpitz, özel "Tallboy’’ deprem bombaları tarafından vuruldu ve sığ suda battı. İç patlamalarla hızlı biçimde yan yatan gemide, 1700 mürettebatın 912’si (kaptan dâhil) hayatını kaybetti. En sonunda Tirpitz, imha edilmişti.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra, bir Norveç firması, yüksek alaşımlı çeliği sivil amaçlar için kullanılabilir hâle getirmek için girişimde bulundu ve geminin Norveç kıyılarındaki enkazını kurtarmak için uzmanlar gönderdi. Bilim insanları, bu nitelikli malzeme ile yakından ilgilendi. Norveçli dalgıçlar, Tirpitz'in zırhının bir kısmını ise sadece Böker için aldı.
Böker’in demircisi, gemi zırhının parçalarını karbon alet çeliği kombinasyonu ile birleştirdi ve büyüleyici bir tarihe sahip istisnai bir Damascus çelik yaptı. İzlediğiniz modelde el ile dövülerek 200 katman oluşturulan bu özel çelik, "Büyük Piramit" desenindedir. Bu emsalsiz çelikten, bir Damascus için dikkate değer yükseklikte sertlik (61-63 HRC) elde edilmektedir.
Tırnak çentiği ile kolaylıkla açılan namluda, güvenlik için, 90 derece açıda durak kullanılmıştır.
Hafif ve hayranlık uyandırıcı saptaki ‘’integral’’ ismi; her kanatta balçak ve astarın tek parçadan, siyah mikartadan, imal edildiğini ifade etmektedir. Barlow Prime namlusu kullanılmasına karşın uzun balçaklı integral yapı kullanıldığı gözlenmektedir. Sap malzemesi olarak ise yerel ceviz ağacına yer verilmiştir. Hem mikarta hem de ahşap üzerinde çalışılarak konforlu kavrayışa olumlu katkı yapılmıştır. Bu hem şık hem sağlam malzemeler sayesinde çelik astar kullanılmasına gerek kalmamış ve oldukça hafif bir çakı elde edilmiştir. Alt kısma doğru kalınlaşan ve dip kısmı da dâhil olmak üzere yuvarlak hatlara sahip sap, konforlu ve iyi bir kavrayış sunmaktadır.
Hafifliği yanında boyutları sayesinde de kolaylıkla taşınabilen emsalsiz beyefendi çakısında, dekoratif güzellikte nikel gümüş (Alman gümüşü) pimlere de yer verilmiştir. Pivot bağlantı elemanı ise paslanmaz çelikten yapılmıştır.
Solingen’de el işçiliği ile üretilen Böker Barlow Prime Tirpitz-Damascus, sertifikasıyla birlikte, yüksek kalitedeki fermuarlı keçe kılıfıyla sunulmaktadır.
Tüm dünyada bıçak denince akla gelen ilk markalardan olan Böker, 1869 yılından beri Solingen'de, kendi deyimleriyle ''olağanüstü bıçaklar için tutku ve coşku ile'' üretim yapıyor. Kalitenin sembolü olan ve ''Tree Brand'' olarak bilinen markasındaki ağacın kökleri ise 1674 yılına kadar uzanıyor.
Böyle bir geçmişle, günümüzde küresel bir inovasyon liderine ve Avrupa'da spor, taktik, koleksiyon bıçaklarının en büyük üreticisine dönüşen Böker son derece geniş bir ürün gamına sahip.
Alman bıçak devi, Böker Manufaktur olarak üretimini Solingen'de sürdürürken; Böker Arbolito, Böker Plus ve Magnum by Böker isimleri altında küresel ölçekte de üretime geçti. Böker Arbolito, Arjantin-Buenos Aires'te, seçkin malzemelerden el yapımı üretilen bıçakların ifadesi. Böker Plus konsept, tasarım ve yapımı Solingen'de gerçekleştirilirken imalatı Almanya dışında (Avrupa, ABD ve Asya) sürdürülen üretim kategorisi. Böker Magnum ise fiyat performans önceliğinde, konsept Solingen'e bağlı olmakla ve Böker adını taşımakla birlikte tasarım ve üretim Almanya dışında yapılıyor.
Dolayısıyla, en nadide koleksiyon parçalardan, fiyata göre performansı iyi ekonomik modellere kadar seçenekler ''Böker'' isminin güvencesiyle sunuluyor.
Büyük üretici, sadece bıçak yapımında değil, anlaşma sağladığı diğer markalar ile bıçak ticaretinde de önemli role sahip.